Alarko Carrier kapsamlı bir araştırmaya imza attı. Araştırma sektörünün saygın kurumlarından Twentify tarafından gerçekleştirilen araştırmada Türkiye’de iklim okuryazarlığı seviyesinin ölçülmesi hedeflendi. Araştırma, Türkiye çapında, bölgesel ve sosyo-demografik temsiliyet sağlayan 1261 kişilik örneklem ile hayata geçirildi. Bu şekilde araştırma sonuçlarının Türkiye çapında bir veri sağlaması amaçlandı.
İklim Okuryazarlığı Düzeyi Hakkında
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’nin iklim okuryazarlığı konusunda not ortalaması 100 üzerinden 56 oldu. Katılımcıların %27’si 50 puanın altında
kalırken, 75 puan üzerine ise ancak katılımcıların %5’i ulaşabildi. Sosyo ekonomik seviye yükseldikçe, iklim okuryazarlığı düzeyinin de yükseldiği,
ancak iklim okuryazarlık seviyesinin, cinsiyet ya da yaş grupları bakımından anlamlı farklılıklar göstermediği ortaya çıktı. Araştırmanın en dikkat çekici verilerinden birisinin vatandaşlarımızın, dünya ortalaması ile paralel şekilde, %87’sinin iklim sorunlarına karşı gerekli önlemlerin alınmadığını düşünmesi olduğu araştırmada ortaya çıkan dikkat çekici sonuçlar şöyle sıralanıyor:
İklim Konusu ile İlgili İnsanların Takip Ettiği Mecralar
Sektör dışından insanlar “iklim konusunda nereden bilgi alıyorsunuz” sorusuna ağırlıklı olarak “televizyondan” ve “sosyal medyadan” yanıtını veriyor. Bu cevap, bir kez daha iklim okuryazarlığı seviyesinin yükseltilmesinde de, medyanın önemli bir görevi olduğuna vurgu yapıyor.
İklim Değişimi Denildiğinde Aklımıza Gelenler
İklim değişimi denince aklımıza “mevsimsel özelliklerin değişmesi”, “küresel ısınma”, “buzulların erimesi” geliyor. Başka bir deyişle, iklim konusunu hep sorunlarla hatırlıyoruz.
Sera Gazı, Karbon Ayak İzi ve İklim Değişimi Hakkındaki Anlaşmalar Hakkında
Sera gazı salınımı, karbon ayak izi ya da uluslararası iklim anlaşmaları söz konusu olduğunda teknik bilgilerimiz yeterli düzeyde değil. İklim sorunları
karşısında yeterli önlem alınmadığını düşündüğümüz halde uluslararası iklim protokollerine dair pek fikrimiz yok. Katılımcıların %69’u bu konuda
herhangi bir fikri olmadığını belirtiyor.
Farkındalık Düzeyi
Güncel yaşamımızda bize dokunan iklim konularında farkındalığımız epey yüksek. En iyi bildiğimiz konuların başında “ormanlık alanların yok edilmesinin iklimsel değişimlere yol açtığı” ve “iklimsel değişimlerin tarım ürünlerini azalttığı” geliyor.
İklimle İlgili Endişeler
İklim krizinin etkilerini yaşamaya başladıkça artan bir endişe söz konusu. Son zamanlarda yeni bir kavramla karşı karşıyayız: İngilizcesi “Eco-anxiety”
olan ve Türkçe’ye “eko-anksiyete” olarak çevrilen yepyeni bir sorunumuz var. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6.000’in
üzerinde bilimsel çalışmayı inceleyerek hazırladığı 1,5ºC Küresel Isınma Özel Raporu çok önemli bir veriyi ortaya koyuyor. Sera gazı emisyonları mevcut şekilde devam ederse, küresel ısınma 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5ºC sınırını geçecek. Bu da dünyamız için geri dönüşü mümkün olmayan
bir nokta anlamına geliyor. Araştırmamız da gösteriyor ki verileri bu kadar net bilmesek bile %86’mız iklimsel değişimlerin gelecek nesillere
etkisi konusunda endişeliyiz. %87’miz gelecekte susuzluk problemi yaşayacağını düşünüyor. Ve belli ki küresel iklim krizini yeni teknolojilerle çözebileceğimize de inancımız yok.
İklim Değişimi ve İnsan Sağlığı
İklim okuryazarlığı düzeyi yüksek katılımcılar “iklimin insan sağlığını doğrudan etkilediği” fikrine daha çok katılıyor. Geleceğe yönelik endişelerin başında ise su konusu geliyor. Su kaynaklarının tükenişiyle enfeksiyonların ve salgın hastalıkların da artacağı düşünülüyor.
İklim Değişimi ile Beraber Doğa Hakkında Oluşan Endişeler
İklim değişikliğinin sonucu olarak yaşanan endişelerin başında, su kaynaklarının tükenişi, yangınların artması, tarım kaynaklarının yok olması, ekosistemin bozulması geliyor. Bunların sonucunda ekonomi ve turizmin olumsuz etkileneceği düşünülüyor.
İklim Değişiminin Kaynakları
İklim değişikliğinin en büyük sorumlusunun insan olduğuna inanıyoruz. İklim değişikliğini tetikleyen unsurlar sayıldığında “denizlere dökülen atıklar”, “fabrikalardan atmosfere yayılan gazlar”, “aşırı tüketim”, “çarpık kentleşme” ve “plastik” gibi doğaya zarar veren maddelerin yoğun kullanımı akıllara geliyor.
İklim Değişimine Yönelik Önlemler Neler Olmalı?
İklim değişimine karşı alınabilecek en önemli önlemin “yeşil alanları arttırmak” olduğu düşünülüyor. “Geri dönüşüme yönelik faaliyetler” ve “geri dönüştürülebilir ürünlere özendirmek” de önemli bulunan önlemler arasında yer alıyor.
Hava Kirliliği ve Alınacak Önlemler Hakkında
Hava kirliliğine karşı alınması beklenen önlemlerin en başında “yakıt tüketim alışkanlıkları” geliyor. “Bacalarda filtre kullanmak”, “temiz yakıt kullanmak” ve “yakıt tüketimini azaltmak” öne çıkan diğer önlem önerileri. Ayrıca çevre kirliliğine karşı alınacak önlemler arasında, “denetimlerin doğru ve tam biçimde yapılması”, “bilinçli nesiller yetiştirilmesi gerektiği” ve “çevreye karşı sorumlulukların yerine getirilmesi” sayılıyor. İklim değişiminin ana kaynağının insan olduğunu kabul ettiğimiz bu noktada, önlemlerin neredeyse tamamını bir otoriteden, mevzuattan ve eğitimden beklediğimiz de açık. Belli ki bireysel önlemlerdense, toplu, daha büyük değişim yaratacak adımlar bekleniyor.
Alarko Carrier Ne yapacak?
Alarko Carrier olarak #İklimBizimİşimiz diyerek iklim okuryazarlığı düzeyine katkı koyacak bir dizi faaliyete başlıyoruz. İlk adımı bu kıymetli verileri elde ederek attık. Önümüzdeki dönemde hepimizin iklim konusundaki bilgi seviyesinin yükseltilmesi ve bireysel ya da kurumsal her adımımızın çevresel etkileri üzerine farkındalığımızın artırılması adına projeler hayata geçireceğiz. Gün içinde yoğun zaman geçirdiğimiz sosyal medyada ve diğer tüm mecralarda iklim konusuna dikkat çekmeye çalışacağız.